İklim krizi, çevre kirliliği doğaya hızla zarar vermeye devam ederken bu nedenlerden dolayı zarar gören yerlerden biri de Trabzon’da bulunan Sera Gölü oldu…
Trabzon Akçaabat’ta doğallığı ile bölgenin simgelerinden biri olan Sera Gölü, çevre kirliliğinden dolayı alarm vermeye başladı. Uzmanların açıklamalarına göre göl, tarım faaliyetlerinden dolayı fosfor ve azot gibi kimyasallardan dolayı kirlenerek yoğun bir şekilde alg oluşumuna neden oluyor, bu da gölün estetik görünümünü bozuyor.
Sera Gölü, 1950 yılında Derecik Vadisi yamaçlarından kopan kayaçların vadiyi tıkamasıyla oluştu. Göl, yıllardır çamur, balçık ve atıklarla mücadele ediyor. 2024 yılı Ekim ayında Devlet Su İşleri’nin temizlik çalışması 8 ay sürdü ve göl tabanından 200 bin metreküp rüsûbat çıkarıldı.
Uzun vadeli çözüm olarak yapılan çalışmalarda alüvyon ve kirliliğin göle ulaşmadan tutulması için göle yaklaşık 500 metre mesafede çökeltim havuzu inşa edildi. 5 Haziran 2025 tarihinde Trabzon’da etkili olan yağışların ardından Sera Gölü tekrar balçık, odun parçaları ve çamurla doldu. Göl tekrar kahverengiye dönerken bölgeye ziyarette bulunan turistler gördükleri manzara karşısında hayal kırıklığı yaşadı.
İKİ ÖNEMLİ PROBLEM BULUNUYOR
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Edebiyat Fakültesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Turan Özdemir, gölde iki önemli problemin olduğunu söyleyerek,
”KİRLENMESİ ÇÖZÜLEBİLİR BİR OLAY”
Biz bunları gölün girişinde engellersek gölün özellikle yaz aylarında simsiyah görülmesini engelleyebiliriz. O simsiyah olan küçük bitkicikler, su yosunları dediğimiz algler.
Bu algler özellikle su çıkışı çok olmayan durgun göllerde aniden o besinle birlikte fotosentez sonucunda çoğalarak gölü tamamen kaplıyor. Hangi renk ise o rengi alıyor. Bu kirleticilerin göle girmesini engelleyerek yapabiliriz.” şeklinde konuştu.
”HALK BİLİNÇLENDİRİLMEDEN BUNUN ÖNÜNE GEÇMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”
Islah çalışmaları yapılması gerektiği söyleyen Özdemir, “Haziran aylarında bölgemizde çok yağış görülüyor. Bunun engellemek için dinlenme havuzu yapıldı bu bir çözümdür. Ama o dinlenme havuzuna gelecek maddenin azaltılması gerekiyor. Yapılması gereken en önemli iş o vadideki ırmakların ishal edilmesi. Bu çok önemli. Bölgede yerleşim alanları var.
Küçük bir yağmurda toprak kayıp dereye giriyor. Bu sıkıntı dinlenme havuzları ile giderilemez. Bu mümkün değil. Dere ıslahları yapılmadan, halk bilinçlendirilmeden bunun önüne geçmemiz mümkün değil. Bu çok zor değil. 2 yılda bir yapılan molozun temizlenmesi olayında harcanan para belki bir defalığına ırmakların ıslahı için harcanabilir.
”HER ŞEYİ İLE KURTULDUK ANLAMINA GELMEZ”
Bu her şeyi ile kurtulduk anlamına gelmez. Olağanüstü yağmurlardan sonra oluşan taşkınları önlemek çok kolay değil. Daha önce yapılan boşaltma işleminin yağmurdan sonra boşa gittiğini görmüş olduk. Ülkemiz adına ekonomik anlamda çok üzücü. Gölümüz akan bir dere görünümde değil. Giren ve çıkan su belli. Bu durgun suda yosunların olması çok normal. Atalarımızın bir sözü vardır; ‘Akan su yosun tutmaz’ diye. Atmıyorsa tutuyor işte. Bunu önlemek mümkün olabilir.” diye konuştu.
Azot ve ve fosfor girişinin göle girişinin engellenmesi gerektiğini ifade eden Özdemir, “Göl için bir tehlike kesinlikle var. Son yıllarda Arap turizminin gelişmesiyle birlikte canlanma meydana geldi. Kahverengi ve kirli bir gölde bulunmak istemezler. Biz bu gölümüzü koruyamadığımız zaman turizm açısından ciddi sıkıntılar yaşayabileceğimizi düşünüyorum.
”AĞIR METALLER VAR BUNLAR ÇÖZÜLEMEZ”
Problemlerin çözümü aslında kolay. Alg patlaması dediğimiz kirlilik çözülebilir bir mesele. Azot ve fosfor girişini engelleyeceğiz. Gölü kendisine bıraktığımız zaman çözünebilir maddeleri kendisi içerisinde çözüp bertaraf edebiliyor. Ağır metaller var, bunlar çözülemez. Bunlar gölde biriktiği zaman kirliliğe sebep oluyor. Bunların hepsi ıslah çalışmaları ile mümkün olabilir. Gölün baş tarafındaki molozların toplanması, belki gölün geçici de olsa dolmasını engelliyor.
”BATAKLIK HALİNE GELMESİNDEN KORKUYORUZ”
Peş peşe yoğun yağmurların ardından gölün dolmasını engellemek mümkün hale gelmeyecektir. Çok daha büyük sıkıntıların ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz. Bataklık hale gelmesinden korkuyoruz. O yolda halen daha devam ediyoruz. Islah çalışmaları yapılır, fosfor ve azot girişi engellenirse en geç 5 yıl içerisinde o göl kendi kendini tamir eder ve çok güzel bir göl haline gelir.“ dedi.