Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Adana’nın Çukurova ilçesi Yurt Mahallesi’ndeki Tutar Yapı Sitesi’nin C blokunun yıkılması sonucu 63 kişi hayatını kaybetti.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, sitenin yıkılmasının ardından önce teknik uygulama sorumlusu ve inşaat mühendisi Cüneyt Akkaya’ya dava açtı. Bloğun zemin katındaki dairede tadilat yaptırdıkları belirtilen sanıklar Bekir Baloğlu ve oğlu Osman Baloğlu hakkında ilk olarak takipsizlik kararı veren savcılık, daha sonra bu sanıklar hakkında da “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Cüneyt Akkaya ile Bekir ve Osman Baloğlu hakkındaki davalar daha sonra birleştirildi.
Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 17 Ekim’deki duruşmada savcı esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Görüşte, zemin ve birinci katların ağır tadilat yapılarak birleştirildiğine, dairelerin “mesken” vasfından çıkarılıp “ofis-büro” olarak tasarlandığına dikkat çekildi. Ayrıca, ağır tadilat ve değişikliklerden sanık Osman Baloğlu’nun sorumlu olduğu, babası Bekir Baloğlu’nun ise tadilatın başından sonuna kadar fiilen bu işle ilgilendiği ve tadilata karşı çıkan apartman sakinlerini tehdit ettiği belirtildi.
“TADİLAT NEDENİYLE 63 KİŞİNİN YAŞAMINI YİTİRMESİNE NEDEN OLDUKLARI BELİRLENMİŞTİR”
Görüöz konusu binada, göçük altında kalan 12 kişinin yaralanmasına ve 63 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldukları; öngörülebilir bu sonuç bakımından, sanıkların dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandıkları, dolayısıyla ‘bilinçli taksir’ koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Savcı, sanıklar Cüneyt Akkaya ve Osman Baloğlu’nun tutukluluk hallerinin devamını, sanık Bekir Baloğlu’nun ise “ev hapsi”, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla tahliyesini talep etti.
“SAVCILIĞIN ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASI İLE YENİDEN YIKILDIK”
Tutar Yapı Sitesi’nde yakınlarını kaybedenlerin avukatı Gülsüm Özdoğru, süreci ANKA Haber Ajansı’na şöyle değerlendirdi:
“Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yıkım boyutundaki tadilatı yapan Osman ve Bekir Baloğlu hakkında yalnızca 4,5 aylık bir soruşturma sonucunda takipsizlik kararı vermesi ve diğer sanık Cüneyt Akkaya’nın Karadağ’da firari olması nedeniyle yaklaşık iki yıl boyunca boş sanık sandalyelerini suçladık. Sanıkların yüzünü ilk kez 22 Kasım 2024 tarihli duruşmada görebildik. Bu süreçte, tüm acılarımıza rağmen delil topladık ve duruşmalara katıldık. Tam ‘Bitti artık, nihayet adalet yerini bulacak, dosya karara çıkacak, tüm suçlular hak ettiği cezayı alacak’ dediğimiz anda, savcılığın esas hakkındaki mütalaası ile yeniden yıkıldık.
Biz, ne esas hakkındaki mütalaada yer alan ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suç vasfını kabul ediyoruz ne de savcının Bekir Baloğlu yönünden talep ettiği ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı ile tahliye edilmesi talebini kabul ediyoruz. Biz, sanıkların ‘olası kastla adam öldürme ve adam yaralama’ suçlarından müebbet hapis cezasına çarptırılmalarını ve tutuklu yargılanmalarını istiyoruz.
Sanıklar Osman ve Bekir Baloğlu, halihazırda kaçma hazırlıklarında bulunmuşlardır; taşınmazlarını ve şirket hisselerini devretmişlerdir. Aynı sanıklar delil de karartmışlardır. Dosyaya sunduğumuz tadilatlara ilişkin sosyal medyada yer alan fotoğraflar yok edilmiştir. Sanıkların ne yaşları ne de sundukları sağlık sorunları tutuklu yargılanmalarına engeldir. Eğer 60 yaşındaki bir sanık tahliye ediliyorsa, ülkemizde 60 yaş ve üzeri tüm sanıkların da tahliye edilmesi gerekir. Aynı şekilde, ülkemizde son evre kanser hastaları dahi tutuklu yargılanıyorken, Bekir Baloğlu’nun sağlık sorunları sebebiyle tahliye edilmesi kabul edilemez.
Savcı, esas hakkındaki mütalaada açıkça sanıkların suçlu olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini belirtmiştir. Bugüne kadar hiçbir deprem dosyasında, hükümle birlikte tutukluluğun sona erdiği görülmemiştir. Biz adalete inanmak istiyoruz ve 17 Ekim Cuma günü saat 10.30’da, Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılacak olan karar duruşmasında adil bir karar çıkacağını ümit ediyoruz.”