Altensis Yönetici Ortağı Dr. Emre Ilıcalı, Bloomberg HT Üst Düzey programında Arzu Maliki’nin sorularını cevaplandırdı.
Ilıcalı’nın öne çıkan değerlendirmeleri şunlar oldu:
Gayrimenkul sektörü çerçevesinde 2025 kolay bir sene olmadı. Sektör son dönemde biraz yavaş da olsa hız kazandı. Fakat yine genele bakarsak ekonomiye nazaran yavaş ilerliyor.
Sürdürülebilirlik ve dirençli şehirler her zaman gündemde. Biz Altensis olarak bu sene daha çok yurt dışı projelerine ağırlık verdik Türkiye’nin kendine özel durumundan ötürü. Türkiye’de ise İstanbul Finans Merkezi gibi büyük projeleri tamamladık. Orada büyük bir proje stokumuz oluştu. Yurt dışında özellikle hem danışmanlık alanında hem de mühendislik alanında 30’un üstünde ülkede çalışıyoruz şu anda. Yurt dışında teknik konular ve planlama biraz daha ciddiye alınıyor. Türkiye’nin deprem ülkesi olma sebebiyle ve barınma sorunu olmasından ötürü gayrimenkul sektörü mutlaka hızla ilerleyecektir diye düşünüyorum.
Sektörde yeni trend sürdürülebilirlik
Biliyorsunuz küresel ısınma var bu bir iklim krizi aslında. Hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa Birliği bununla ilgili çok ciddi yaptırımlar uygulamaya başladı. Karbon emisyonları, karbon ayak izinin kontrolleri birçok sektörü etkiledi. Bu yeşil mutabakat kapsamında Avrupa Birliği çok sıkı regülasyonlar getirdi. Karbon yoğun sektörler demir-çelik, çimento, alüminyum gibi sektörler başı çekiyor. Bunlar da zaten inşaat sektörünün hammadde girdileri.
Gayrimenkul sektörü tek başına karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ından sorumlu. Tüm Türkiye’de yeşil bina olarak tanımlayabileceğimiz bina sayısı 2 bin civarında. Bu çok az ama maliyet olarak toplam içinde baktığınızda büyük yer tutuyor çünkü bunlar büyük projeler. Tabii siz bir binayı yapıyorsanız talep olsun olmasın belli kriterlere uygun olarak yapmalısınız. Tabii ki bir de bunun denetlenmesi lazım.
Finansman koşulları
Artık yeşil üretim olmazsa olmaz yakında yeşil olmayan projelere finansman bile verilmeyecek. Bütün finans kuruluşlarında sürdürülebilirlik ana konu haline geldi. Artık tüm sektörler için yeşil konusu zorunlu hale geldi.
Şu anda Dünya Bankası’nın, bütün kalkınma bankalarının sağladığı daha uygun krediler çoğu yeşil dönüşümü sağlamak için. Tabii ilk başta maliyetli olacak ama bunu yapmamanın bedeli bir kere uluslararası rekabeti kaçırmak ya da işi bırakmak. Yakın zamanda Dünya Bankası’nın 650 milyon dolarlık “İstanbul Dirençlilik Projesi” adı altında bir kredisi sağlandı. İstanbul Koordinasyon Birimi yapıyor bu projeyi. Bu proje sayesinde birçok kamu binası afete dirençli hale getirilecek. EBRD de mesela çok kredi imkanları sağlıyor bu tarz projelere. Son 5 senede Türkiye’ye verilen yeşil kaynaklı kredilerin toplamı 5 milyar dolara ulaştı. Leasing ve yeşil mortgage benzeri finansman koşulları oluyor.
Türkiye’nin konumu
Aslında Türkiye Avrupa’ya göre iyi bir yerde, Türkiye ilk 10’da aslında, ilk 2’de Amerika ve Çin var. Avrupa ülkeleri içinde biz iyiyiz ama tabii bu ne kadar konut ürettiğinizle de alakalı bir şey. Bizim hedefimiz tabi Çin gibi bina üreten ülkelerin stratejilerini adapte etmek. Bizim Türkiye’de de artık yeşil bina yönetmelikleri var işte temiz enerjiyi ne kadar kullanıyoruz, elektrikli araçlara ne kadar altyapı sağlanıyor, yağmur suyunu ne kadar kullanıyoruz gibi… Bütün bunlar Türkiye’de de zorunlu hale geldi. Artık bunları müteahhitler yapmak zorunda. Tek konu denetime daha çok önem vermemiz gerekiyor.