Türkiye’de sonbahar kimi zaman serin ama hâlâ güneşli havaları, bağbozumu telaşı, kültür-sanat etkinlikleri ve gastronomi festivalleriyle yılın en zengin dönemlerinden biri.
Hazır yapraklar sararmaya başlamış ve sonbahar tutkunları yollara düşme planları yaparken üzüm bağlarından yaylalara, sahil kaçamaklarından festival takvimine kadar farklı zevklere hitap eden 3–4 günlük rotaları sizin için derledim.
Kapadokya (Balon ve Emir üzümü bağları)
Peri bacalarıyla bilinen Kapadokya sonbaharda ayrı bir havaya bürünür. Bu ortamı yaşamak için öncelikle mutlaka Göreme Açık Hava Müzesi’ni gezin. Böylece beldenin tarihle iç içe geçmiş ortamını hissedebileceksiniz.
Günbatımında da –eğer haliniz kalırsa– Kızıl Vadi’de yürüyüş yapın. Kapadokya’nın geleneği, yöreye gelişinizin ertesi günü sabah daha gün doğmadan yola çıkıp balon turuna katılmaktır. Gündoğumunda Erciyes’e kadar uzanan bir görsel şölen sunan ve unutamayacağınız fotoğraf kareleri biriktirebileceğiniz bu etkinlik için önceden rezervasyon yaptırmanız ise şart. Erken kalktığınız için bol bol zamanınızın olacağı bugünün geri kalanını Uçhisar ve Ürgüp’teki bağlarda şarap tadımı yaparak yavaş ve sakin bir gezintiyle geçirebilirsiniz.
Üçüncü gün ise Derinkuyu yeraltı kentini keşfedip Avanos’taki seramik atölyelerini ziyaret edebilirsiniz.
Kapadokya’nın vadileri, gün doğumundaki balon manzaraları ve binlerce yıllık inanç mirası, bölgeye “enerji kavşağı” duygusu kazandırıyor. Ziyaret eden birçok kişi bu deneyimi ruhsal bir dinginlik olarak tanımlıyor.
Antalya ve Elmalı, Likya Bağları (Deniz, bağ, antik kent)
Bu rotada ilk olarak Konyaaltı veya Lara plajlarında yüzün, akşamında ise Kaleiçi’ni keşfedin. İkinci günde Adrasan, Olympos veya Çıralı’da sahil keyfi, Likya Yolu yürüyüşü yapabilirsiniz. Yolculuğun son gününde ise Elmalı’da Likya Şarapları’nda yemek ve bağ tadımı ve Arykanda antik kenti gezisini öneririm.
Datça ve Bozburun (Huzurlu koylar, badem aroması)
Datça denince pek çoklarının aklına Eski Datça gelir. Yöreye geldiğinizde öncelikle Eski Datça sokaklarında dolaşmanızı öneririm. Yolculuğunuz sırasında mutlaka Can Yücel Evi’ni görün.
İkinci gün içinse rotamız Palamutbükü. Datça merkezinden minibüslerle kısa sürede ulaşabileceğiniz Palamutbükü’nde hem denize girip hem de Knidos antik kentinde günbatımını izleyebilirsiniz.
Üçüncü gün ise Bozburun koylarında tekne turu yapmak ideal bir seçenek.
Kazdağları ve Edremit Körfezi (Zeytin hasadı, mitolojik ormanlar)
İlk gün Yeşilyurt ve Adatepe köylerini gezerek başlayan yolculuk ikinci gün zeytin toplama etkinliği ve zeytinyağı atölyesiyle sürebilir. Son gün ise Şahinderesi Kanyonu yürüyüşü sonrası mutlaka Assos’a uğrayın.
Artvin ve Karagöl (Sisli dağlar, ahşap yaylalar)
Görsel şölen niteliğindeki bu yolculukta ilk durak Borçka Karagöl. Burada fotoğraf molalarıyla dolu bir gezi yapabilirsiniz. İkinci gün ise Macahel köyleri ve Camili biosfer rezervini ziyaret edebilirsiniz. Son gün ise Rize yaylalarına günübirlik bir gezi yapabilirsiniz.
Yedigöller ve Bolu Yaylaları (Sonbahar renk cümbüşü)
Bu yöredeki yolculuğunuza Abant Gölü’nde doğa yürüyüşü yaparak başlayabilirsiniz. Ertesi gün ise Yedigöller Milli Parkı’nda göl çevresinde trekking yapabilirsiniz. Üçüncü gün ise Göynük ve Mudurnu’daki Osmanlı konaklarını gezmenizi öneririm.
Kaş ve Likya yolu (Antik patikalar)
Kaş’a vardıktan sonra ilk gün kentin merkezinde denize girin. Sonbaharda Kaş’ın denizi yazdan daha berrak, plajlar ise çok daha sakin. Günbatımından sonra da meyhanelerde Ege ve Akdeniz lezzetlerini tadın. İkinci gün ve artık keşfe çıkma zamanı. Önerim: Kekova’ya doğru uzanan bir tekne turu yapın. Bu turda yer alan batık şehir ve Simena kalıntılarının eşsiz güzellikleri görülmeye değer. Dönüş yolculuğu öncesi ise Likya Yolu’nun kısa rotalarından Aperlai–Üçağız parkurunu yürümenizi öneririm.
Bozcaada ve Kuzey Ege Ada rüzgârı ve butik şarap evleri
Bozcaada, sonbaharda kalabalıktan uzak, dingin ama enerjisi yüksek bir adres. Buraya, Çanakkale’nin Geyikli ilçesinden feribotla geçiliyor. Bozcaada’ya vardığınızda akşam saatleri yaklaşıyorsa ilk etkinliğiniz günbatımını Polente Feneri’nde izlemek olmalı.
Ertesi gün mutlaka Corvus, Talay ve Çamlıbağ bağlarında tadım yapın. Ardından Ayazma Plajı’nda denize girip serinlemek ise ideal bir seçenek. Akşam yemeği için ise adanın meydanındaki restoranlardan birini seçin; hemen hepsi adaya özgü lezzet ve keyfi bir arada sunuyor.
Üçüncü gün, dönüş öncesi güzel bir kahvaltıyı Rum Mahallesi’nin taş sokaklarında yapılacak keyifli bir yürüyüş izleyebilir. Böylece Bozcaada’ya güzel bir veda etmiş olursunuz.
Urla ve İzmir bağ rotası Üzüm bağları, Ege mutfağı ve deniz
Ege’nin şarap yolculuğu Urla’dan başlar. İlk gün İzmir’e iniş sonrası Sığacık kale içi sokaklarını keşfedin. Akşamüstü ise Urla Sanat Sokağı’nda şarap tadımı yapabilir, sokakta kurulan tezgâhlardan el yapımı seramiklere ve takılara göz atabilirsiniz.
İkinci gün ise Urla bağ yolunda USCA, MMG ve Urlice bağlarını ziyaret edin. Bağbozumu zamanı geldiğinde özellikle de piknik yapmak çok keyifli olabilir.
Son gün ise artık deniz zamanı. Çeşme plajlarında denize girip akşam olduğunda Alaçatı’nın kalıcı mekânlarında Ege mutfağının en güzel örneklerini tadabilirsiniz.