Science dergisinde yayımlanan “İstanbul depremi” araştırmasına göre, Marmara Fayı’nda son yıllarda yaşanan depremler kilitli bir fay segmentine doğru ilerledi. 2011, 2012, 2019 depremleri ve nisan ayındaki 6,2’lik sarsıntıya bakıldığında İstanbul için 7,0 ve üzeri deprem riskinin arttığı ifade edilen çalışmada, tarihin en ağır insani felaketlerinden birine yol açabileceği uyarısında bulunuldu.
Çalışmayı değerlendiren Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz, Adalar ve İzmit Körfezi’ne uzanan fay zonunun uzun süredir kırılmadığını ve risk taşıdığını dile getirirken Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ise “Düz mantıkla bilim olmaz” dedi, araştırmadaki savlara tepki gösterdi.
“Zombi çalışmaları kullanmak farklı bir tavır gerektirmekte “
Araştırmaya ilişkin kendisine yöneltilen soruları sosyal medya hesabından cevaplayan Prof. Dr. Üşümezsoy, “Düz mantıkla bilim olmaz. Haritaya bakıp ‘depremler batıdan doğuya gidiyor, sırada İstanbul var’ demek jeoloji bilmemektir” dedi.
Alman ekolünün ‘kilitli’ dediği ve büyük deprem beklediği Adalar fayının aslında aktif olmayan, ölü bir fay olduğunu savunan ünlü jeolog, “1894 depreminde o hat kırıldı ve enerjisini boşalttı. Zombi çalışmaları, hayali çalışmaları, terk edilmiş çalışmaları ‘İstanbul’da risk var’ diye kullanmak artık bilimsel değil farklı bir tavır gerektirmektedir” ifadelerini kullandı.
“7 üzeri deprem beklentisi gerçeklerle uyuşmuyor”
1999’dan beri onlarca makale yazıldığını ve hepsisinin çöpe atıldığını belirten Üşümesoy, gerçek riskin Kumburgaz fayında olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Marmara’da 7.4 veya 7.5 büyüklüğünde deprem üretecek tek parça, boydan boya kırılacak bir fay hattı yok. Batıdan gelen stresin doğuya göçtüğü doğru olsa bile, Adalar’da bunu karşılayıp patlatacak bir mekanizma yok. Tek riskli bölge Kumburgaz sırtındaki o küçük segmenttir. O da kırılırsa maksimum 6.5 büyüklüğünde bir deprem üretir. İstanbul’u yerle bir edecek 7 üzeri deprem beklentisi, Marmara’nın tabanındaki gerçeklerle uyuşmuyor.”

