Yazın telaşlı kalabalığı yerini sararan yapraklara, hafif serinleyen havalara ve sıcacık bir kaçamak arzusuna bırakırken, büyük şehirlerde yaşayan bizler için de kaçma isteği iyiden iyiye bastırıyor.
İstanbul’un kalabalığı, Ankara’nın temposu ya da İzmir’in ritmi fark etmiyor; insan ruhunu dinlendirecek, doğayla baş başa bırakacak sakin bir kaçış arıyor. İşte tam da bu yüzden, haritanın kenarlarına değil, şehre yakın ama zihne uzak yerlere yönelmek gerek.
Bu yazıda, sonbaharın tüm büyüsünü iliklerinize kadar hissedebileceğiniz 6 farklı rota seçtim. Her biri, şehir merkezinden sadece birkaç saat uzaklıkta ama yaşattığı huzur günlerce sürecek cinsten.
SESSİZLİĞİ DİNLEMEK İSTEYENE: SERİNDERE KANYONU / KOCAELİ
Serindere Kanyonu, İstanbul’un hemen yanı başında ama sanki başka bir coğrafyadaymışsınız gibi hissettiren bir yer. Adının hakkını veren buz gibi suyu, etrafınızı saran yüksek kayalıkları ve sonbaharda sarıya çalan yapraklarıyla yürüyüşçüler için adeta bir terapi alanı.
Rotanın bazı yerlerinde dereye inmeniz gerekebilir; su geçirmez ayakkabılar şart. Sonbahar, kanyonun en güzel zamanı çünkü kestane zamanı! Yanınıza küçük bir sepet almayı unutmayın.
ZAMANDA YOLCULUK: CUMALIKIZIK / BURSA
Osmanlı’dan bugüne ulaşmış dokusunu neredeyse hiç kaybetmemiş bu tarihi köy, sadece Bursa’nın değil Türkiye’nin de göz bebeği. Cumalıkızık’ta sokaklar taş döşeli, evler ahşap çatılı, insanlar ise hâlâ yüz yüze gülümsüyor. Sabah erkenden gidin, o meşhur köy kahvaltısını kaçırmayın. Taş sokaklarda yürürken bol bol fotoğraf çekin. Bu köy sonbaharda daha da fotojenik…

ŞEHRİN İÇİNDEKİ MASAL: MİSİ KÖYÜ / BURSA
Cumalıkızık sonrası burayı da rotanıza eklemenizi öneririm. Bursa’nın neredeyse merkezinde ama bir o kadar da dışında hissi veren Misi Köyü, özellikle kültür ve kitap meraklıları için ideal bir durak. Çocuk kütüphanesi, Edebiyat Müzesi, Mysia Fotoğraf Müzesi gibi sürprizlerle dolu. Dere kenarında dökülen yaprakları izleyerek çay içmek. Nazım Hikmet’in el yazmalarıyla dolu Edebiyat Müzesi’ni görmek gerçekten ilham verici.
AKTİVİTE SEVENLERİN CENNETİ: SAPANCA / SAKARYA
Bir yanda göl manzarası, bir yanda orman yürüyüşleri… Özellikle benim gibi bisiklet tutkunuysanız burada sürüş yapmak harika… İsterseniz kano da kiralayıp, farklı bir heyecan da yaşayabilirsiniz. Hiçbir şey yapmadan sadece göl kıyısında oturup, sonbaharın renk cümbüşünü izlemek bile çok güzel.

RENKLERİN SESSİZ TINISI: NALLIHAN / ANKARA
Ankara’ya bu kadar yakın olup da bu kadar az bilinen bir güzellik olabilir mi? Nallıhan Kuş Cenneti sadece kuşları değil, sizi de kanatlandıracak cinsten. Rengârenk tepeleri, sakin gölleri ve sessizliğiyle doğayla yeniden bağ kurmak isteyenler için nefis bir rota. Harika fotoğraflar çekeceğinizi garanti ederim.
HAYATIN AĞIR AKTIĞI BİR KÖY: ŞİRİNCE / İZMİR
Şirince, ilkbaharda kalabalık, yazın telaşlı ama sonbaharda mükemmel… Üzüm bağları sararıyor, sabahları köy meydanı buhar içinde kalıyor. Bir kitap alın, kahvenizi söyleyin ve taş sokaklara dalın… Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi’ne yürüyün. Tepedeki butik otellerden birine yerleşin ve balkondan sarı yapraklara bakarak güne uyanın. Tüm derdi tasayı unutacaksınız….
Fotoğraflar: iStock