Ekonomide uygulanan sıkı para politikalarının sektörün nefes almasını zorlaştırdığını dile getiren İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) Başkanı Şeref Demir, faiz oranlarında makul seviyelere dönüşün önemine işaret etti. “Başlayan indirim süreci sevindirici ancak kalıcı olması gerekiyor” dedi. Geçmişte uygulanan “İlk Evim” ve “Yarısı Bizden” benzeri düşük faizli kampanyaların yeniden gündeme alınması gerektiğini belirterek, kentsel dönüşüm projelerinin vergi muafiyetleri, teşvikler ve düşük maliyetli kredilerle desteklenmesi gerektiğini aktardı.
Demir, finansman krizini aynı zamanda bir dönüşüm fırsatı olarak gördüklerini söyledi. Sektörün yeni iş modellerine ve alternatif finansman araçlarına yönelme ihtiyacına dikkat çeken Demir, son dönemde öne çıkan “Proje Gayrimenkul Yatırım Fonları”nın (PGYF) bu alanda önemli bir örnek olduğunu anlattı. PGYF’nin riski küçülterek paylaştıran, iş birliğini teşvik eden bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Demir, İMSİAD olarak bu konuda farkındalık yaratmaya yönelik etkinlikler düzenlediklerini dile getirdi.
“Bursa’da 600 bin riskli konut var”
Bursa özelinde durumun daha kritik olduğunu söyleyen Demir, 2000 yılından önce inşa edilmiş ve mühendislik hizmeti almamış yaklaşık 600 bin konut bulunduğunu açıkladı. 6 Şubat depremlerinin dayanıklı şehirler için bilinçli dönüşümün şart olduğunu hatırlattığını vurgulayan Demir, kentsel dönüşümü yalnızca ticari bir faaliyet değil, insani ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerini ifade etti. Bursa’nın yeniden inşasında parsel bazlı değil, ada bazlı dönüşümü savunduklarını dile getirdi.
Yerel yönetimlerle yakın temas halinde olduklarını söyleyen Demir, Yıldırım ve Gemlik belediyeleriyle kentsel dönüşümün yol haritasına ilişkin görüşmeler yaptıklarını paylaştı. Geçtiğimiz günlerde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile de kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiklerini aktaran Demir, merkezi idareyle iletişimin sürdüğünü, sahadaki sorun ve çözüm önerilerini raporlarla ilettiklerini belirtti. Sektörün en büyük engeli olan finansman konusunda kalıcı çözümler geliştirmeye çalıştıklarını ifade etti.
“Yetkin mühendislik hayat kurtarır”
Deprem gerçeğinin yapı denetimini yeniden gündeme taşıdığını söyleyen Demir, 6 Şubat’ta mühendislik ve yapı denetim hizmeti almış binaların yüzde 99’unun ayakta kaldığını vurguladı. Bu verinin yetkin mühendislik hizmeti ve etkin denetimin önemini açıkça ortaya koyduğunu dile getirdi. Denetim firmalarının bağımsızlığının güçlendirilmesi, raporların dijital ortamda izlenebilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Denetçilerin performanslarının düzenli ölçülmesi ve başarısız firmaların akreditasyonlarının sınırlandırılması gerektiğini kaydederken; üniversiteler ve meslek odalarının dahil olacağı bağımsız izleme kurullarının sistemi daha güçlü kılabileceğini ifade etti.
Sürdürülebilir şehircilik vizyonuna önem verdiklerini anlatan Demir, doğayla uyumlu, enerji verimli, estetik ve planlı şehirler inşa etmeyi hedeflediklerini söyledi. Üyelerini yeşil bina sertifikasyonları, yağmur suyu hasadı, güneş enerjili sistemler ve enerji verimliliği uygulamalarına teşvik ettiklerini aktardı. Yerel yönetimlerle sürdürülebilir imar teşvikleri üzerinde çalıştıklarını belirten Demir, vergi indirimleri ve ruhsat kolaylıkları gibi uygulamalarla çevreye duyarlı bir inşaat kültürü oluşturmayı amaçladıklarını ifade etti. TEKNOSAB’a yakın bölgede planladıkları “uydukent” projesinin bu yaklaşımın somut örneklerinden biri olacağını söyledi.
Nitelikli iş gücü ihtiyacı
Sektörde kalifiye eleman açığının büyüdüğünü söyleyen Demir, gençlerin inşaat sektörüne ilgi göstermediğini vurguladı. Bu nedenle üniversiteler, meslek liseleri ve mesleki eğitim merkezleriyle iş birliği içinde olduklarını ifade etti. Uludağ Üniversitesi, İnşaat Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası’yla yürüttükleri çalışmalar kapsamında proje temelli stajlar, şantiye eğitimleri ve sertifika programları düzenlediklerini söyledi.
“Güven olmadan sektör var olamaz”
Son dönemde yayılan asılsız iddiaların sektörün itibarını zedelediğini dile getiren Demir, güvenin doğru bilgiye dayalı şeffaf iletişimle kazanılacağını vurguladı. Bu nedenle aktif, şeffaf ve hızlı bir iletişim modeli benimsediklerini söyleyen Demir, doğrulanmış bilgileri kamuoyuyla paylaştıklarını, yanlış bilgilere karşı anında tepki verebilecek bir yapı oluşturduklarını anlattı. Medya, akademi ve kamu kurumlarıyla açık bilgi akışı sağlayarak algının doğru zemine oturtulmasını hedeflediklerini ifade etti.
